Hepimiz çok çeşitli sebepler yüzünden İngilizce öğrenmek istiyoruz. İş hayatı, yurtdışında yaşama hayali, sınavlar veya sadece kişisel gelişim. İngilizceyi öğrenme isteğimizin sebebi önemli çünkü hem kişinin motivasyonu hem de alacağı eğitimin türü İngilizce öğrenmedeki kişisel amaçlarımız için oldukça belirleyicidir.

Eğer İngilizce eğitiminin ardından yazılı bir sınava katılacaksanız, dil bilgisi eğitimi sizin için önemli olabilir. Ancak yurtdışında yaşam, daha iyi İngilizce konuşma veya ikinci bir dilin sadece gündelik maruz kaldığınız kadarını anlamak istiyorsanız, özellikle dil bilgisi eğitimine ihtiyacınız yok diyebiliriz.

Türkçeyi nasıl öğrendiğinizi hatırlıyor musunuz? Daha doğrusu ana dilinizi nasıl öğrendiğinizi. Öğrenme sürecinde cümlelerinizde hangi tip kelimelerin birbirini takip etmesi gerektiği ya da hangi zamanı kullanmanız gerektiğine dair birtakım kuralları hiç bilmeden uygularız. Duyarak ve yavaş yavaş duyduğumuz şeyleri kullanarak, tecrübe ederek öğreniriz.

İnsanların alışkanlık edinmesi zor olabilir. Bir şeyi duydukça, yaptıkça, kullandıkça ve bunu sürdürdükçe ona alışırlar. Yabancı dil öğrenimi de buna böyledir. Mutlaka hayatınızda birisi size “en iyi İngilizce yurtdışında öğrenilir.” demiştir. Peki bunun sebebi ne? Neden herkes bunu söylüyor? Sebebi bu alışkanlığı kazanmanın en kolay ve kestirme yolu olduğu içindir. Maruz kalmak ve bir dilin içinde olmak, o dili kullanmak ve anlamak zorunda olmak, bunu yaptıkça dile alışmak bir dil öğrenmenin aynı zamanda en iyi yoludur.

Şimdi sebeplere geri dönelim. Neden İngilizce öğrenmek istiyorsunuz? Eğer cevabınız “konuşmak için” ise, dil eğitimi görürken alacağınız kararlar çok önemli. Gideceğiniz İngilizce kursunun verdiği eğitim tarzı sizin için aslında sandığınızdan daha önemli bir faktör olabilir. Peki amacınıza uygun dil eğitimi veren bir kurs nasıldır?

Düşünün, İngilizce konuşmak istiyorsunuz ve bir İngilizce kursuna kayıt oluyorsunuz. Kayıt olduğunuz İngilizce kursu size dil bilgisi üzerinden eğitim veriyor. Derslerin yaklaşık yarısında (bu oldukça cömert bir miktar) öğretmen İngilizce konuşuyor ancak diğer yarısında Türkçe. O öğretmenin amacı sizin öğretilen dil bilgisi konularını anlamanızı sağlamak. Peki ya konuşma? Siz İngilizce konuşmak istemiyor muydunuz?

Kursu beğenmediniz ve ayrıldınız, başka bir dil kursuna kayıt oldunuz. Bu dil kursu size dil bilgisi kuralları vermiyor. Derslerde öğretmenler her zaman İngilizce konuşuyor ve sizden de bunu anlamanız, sadece İngilizce kullanarak iletişimde bulunmanız bekleniyor. Bunun amacı tam olarak, ana dilimiz bize nasıl öğretildiyse, diğer bir dili de aynı şekilde maruz kalarak ve uygulayarak daha doğal ve verimli bir şekilde öğretmek içindir.

Seçeceğiniz dil kursunun amaçlarınıza uygun olması hem başarınız hem de sizin motivasyonunuz açısından çok önemlidir. Başarı hissiyatı en büyük motivasyon sebeplerinden birisidir ve konuşmak için kayıt olduğunuz bir İngilizce kursunda konuşabildiğinizi görmek motivasyonunuzu büyük ölçüde arttırır. Ne kadar dil bilgisi kuralı öğrenirseniz öğrenin, konuşamadıkça yavaşça motivasyonunuz maalesef düşecektir. Dil bilgisi kurallarında iyi olsanız bile dinlemede ve konuşmada iyi olamadığınız sürece karşınıza öğreniyor olduğunuz dilin yerlisi çıktığında onunla konuşmak sizin için imkansıza yakın olacaktır.

Biz Türkçeyi duyarak ve uygulayarak öğrendik. Konuşurken de kuralları göz önünde bulundurmadık ve gündelik hayatımızda mükemmel bir dil yapısı ile konuşmak zorunda da kalmadık. Çoğu zaman bir kuralla uymak zorunda hissetmediğimizden uygularken de hata yapmamız elbette mümkün ve bu dili daha doğal hale getirir. Aynısı İngilizce dahil her dil için geçerli. İçinde bulunduğunuz, maruz kaldığınız sürece ve nihayetinde bunu bir alışkanlık haline getirdiğinizde yabancı bir dil öğrenmek aslında hiç de zor değildir.